Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşanan depremlerin ardından, yıkımın yaşandığı bir bölgede 65 yaşındaki Ayşe Hanım, yaşadığı acılara rağmen hayata tutunma mücadelesi veriyor. Depremin ardından, 6 saat sonra enkaz altından kurtarılan torunu ve oğluyla birlikte yeni bir yaşam kurmaya çalışıyor. Ayşe Hanım, depremde eşini, kızını ve üç torununu kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyor. Bu büyük kayıpların ardından, hükümetin depremzedeler için inşa ettiği yeni evine taşınmış ve burada yeni bir başlangıç yapmaya çalışmaktadır. Yeni ev, depremden etkilenen aileler için umut ışığı olmuştur. Evlerin sağlam yapısı ve konforlu yaşam alanları, depremzedelerin iyileşme süreçlerine destek sağlamaktadır. Ancak, Ayşe Hanım'ın yüreğindeki acı hala çok taze.

Yeni Bir Başlangıç

Depremden sonra devlet tarafından sağlanan desteklerden bahseden Ayşe Hanım, "Devletimiz bize her zaman destek oldu ve hala da oluyor. Bu güzel eve kavuşmamızı sağladılar. Artık soğuktan korunabiliyoruz. Konteynerde yaşadığımız zor günleri geride bıraktık. Keşke çocuklarım yaşasaydı, çadırda yaşamayı bile göze alırdım," diyerek duygularını dile getiriyor. Yeni ev, Ayşe Hanım ve ailesi için sadece bir barınak değil, aynı zamanda hayata yeniden tutunma umudunun sembolü olmuştur. Devletin sağladığı destekler, depremden etkilenenlerin yaralarını sarmada önemli bir rol oynuyor. Ayşe Hanım'ın hikayesi, depremin yarattığı yıkımın yanı sıra dayanışmanın ve umudun gücünü de gözler önüne seriyor. Deprem bölgesinde birçok insanın benzer acıları yaşadığı ve devletin destekleriyle yeni bir hayata başlamaya çalıştığı düşünülürse, Ayşe Hanım'ın hikayesi oldukça anlamlı bir örnek teşkil etmektedir.

Torununun Anlattıkları

Ayşe Hanım, torununun enkazdan kurtarılma anını ve yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Torunum, 'Annemi ve babamı çağırdım, ama gelmediler. Kardeşlerimin ağzında toprak vardı. Sonra kepçe sesini duyunca korkup dışarı çıktım' dedi. Onu enkazdan çıkardıklarında kaybettiğimizi sandık, ama sonra hastanede bulduk." Bu anlattıklar, yaşanan travmanın derinliğini ve çocukların yaşadığı korkuyu gözler önüne seriyor. Küçük kızın yaşadığı bu travmanın etkisini azaltmak için, aile desteği ve psikolojik destek son derece önemlidir. Depremin çocukların psikolojisi üzerindeki yıkıcı etkilerinin uzun yıllar devam edebileceği göz önünde bulundurularak, gerekli önlemlerin alınması şarttır. Bu tür olaylardan etkilenen çocuklar için özel destek programlarının geliştirilmesi ve uygulanması büyük önem taşımaktadır.

Yeni Evdeki Yaşam

Ayşe Hanım, torununun konteynerdeki korkularını da paylaşarak, "Torunum konteynerde çok korkuyordu. En ufak bir sese 'Deprem oluyor, kaçalım' diyordu. Şimdi evimize kavuştuk. Evimiz çok güzel. Allah devletimizden razı olsun. Sıcak bir yuvamız var" diyor. Yeni ev, hem fiziksel hem de duygusal olarak büyük bir rahatlama sağlamıştır. Güvenli ve sıcak bir ortamda yaşama imkanı bulan aile, geleceğe dair umutla bakmaya başlamıştır. Depremin yaralarını sarmak uzun zaman alacak olsa da, devletin sağladığı destekler ve insanların dayanışmasıyla, yeni bir hayata başlamak mümkün hale gelmektedir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki deprem felaketinin yaralarının sarılması için hükümetin ve uluslararası kuruluşların devam eden desteklerinin önemi büyüktür. Bu tür afetlere karşı hazırlıklı olmak ve erken uyarı sistemlerini geliştirmek için çalışmaların hızlandırılması gerekmektedir. Ayşe Hanım'ın yaşadığı Gaziantep gibi illerde yeniden yapılanma çalışmaları devam etmektedir.